Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın ifadelerinden dikkat çeken noktalar şunlardır:
Avrupa Birliği (AB) ile ilişkilerimizde önemli bir yılı geride bıraktık. Türkiye için AB üyeliği her zaman stratejik bir hedef olmaya devam ediyor. İş birliğimizi daha da geliştirme imkanımız var. Leyen ile yaptığımız telefon görüşmesinde Suriye'nin istikrarına dikkat çekmiştik. Bugün de katılımcı bir yönetimin oluşturulmasında hemfikir olduğumuzu gördük. Baas rejimi geride ağır bir enkaz bıraktı. 13 yıldır çatışmalarla boğuşan Suriye ile yüz yüzeyiz. Bu ülkenin kendi başına sorunlarını çözmesi mümkün değil. Destek alarak hızla toparlanması gerekiyor. Uluslararası toplum ise 13 yıldır yeterli yardımı sağlayamadı. Şam Büyükelçiliğimizi 12,5 yılın ardından yeniden faaliyete geçirdik. Ülkenin terör yuvası haline gelmesi önlenmelidir. Bölgemizde ne DEAŞ ne de PKK ve benzeri gruplara yer yok; onların güçlenmelerine asla fırsat vermeyeceğiz. Türkiye, her iki terör örgütünü sahada bozguna uğratan tek ülkedir ve yegane NATO müttefikidir. Türkiye, kritik bir ülke konumundadır.
İsrail'in bölgedeki saldırganlıklarına son vermesi gerektiğini vurguladım.
Türkiye ve AB arasında her zamankinden daha güçlü bir ilişkiye ihtiyaç bulunmaktadır. Aday ülke olarak bu kararlılığa sahibiz. İki gün sonra gerçekleştirilecek birlik zirvesinde askıya alınan diyalogları güçlendirecek adımlar atılmasını umuyorum. Sayın başkana ve heyetine ziyaretleri dolayısıyla teşekkür ederim.
"İLİŞKİMİZ KARMAŞIK VE ZENGİN"
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın ardından söz alan AB Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen'in açıklamalarından öne çıkanlar ise şu şekildedir:
"Kritik bir dönemde Suriye için vereceğiniz desteğe değindiniz. Bizim en üst düzey bürokratımız bölgeye dönecek. Şu anda adımlarımızı hızlandırmalıyız. Hizmetlerin zamanında sağlanması için çabalamalıyız. İnsani yardımı 160 milyon euro'ya çıkardık. Türkiye, istikrara kavuşmada son derece önemli bir rol oynamaktadır. Türkiye'nin meşru güvenlik kaygılarını anlamamız gerekiyor.
Bizim ilişkimiz karmaşık olduğu kadar zengin bir yapıya sahiptir. Ekonomik ilişkilerimiz çok daha güçlü bir seviyeye ulaşmış durumda. Ticaret hacmimiz 206 milyar dolara kadar yükselmiştir. Amacımız, bu ilişkileri daha da ileriye taşımak ve güçlendirmektir."