Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, AKP Kocaeli 8. Olağan İl Kongresi'nde çeşitli önemli açıklamalarda bulundu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın ifadelerinden öne çıkan başlıca noktalar şu şekildedir:
"AK Parti, yalnızca bir siyasi parti değil, bir davanın, bir amacın ve bir hayalin sahibi olanların kurup büyüttüğü bir teşkilattır. AK Parti'yi, dünyada kabul gören klasik parti işleyişi çerçevesinde değerlendirenler büyük bir yanılgı içerisindedir. Siyaseti bu yalnızca belirli bir perspektiften değerlendirenlerin yönettiği belediyelerde ve uluslararası ilişkilerinde yaşadığı savrulmalara pek çok kez şahitlik ettik. Bu tür sapmalar, kişinin kendi ülkesine, milletine, tarihi ve inançlarına yabancılaşmasına ya da düşman hale gelmesine neden olmaktadır. O kadar trajik durumlarla karşılaşıyoruz ki, bu ülkede siyaset yaparken ve halkın ekmeğinden yararlanırken, açıkça ülkelerine ve milletlerine düşmanlık besleyenler var. Olaylara Türkiye odaklı değil, diğer başkentlerin gözlükleriyle bakıyor gibi görünüyorlar ve adeta onların lehine hareket ediyorlar. Milletle ve milletin değerleriyle tamamen bağlarını koparmış durumdalar; rüzgar nereye eserse oraya yöneliyorlar. Dahası, hatalarına işaret edildiğinde ders almak yerine aynı yanlışları tekrarlamaya devam ediyorlar. Milletin kurduğu ve bugüne kadar getirdiği AK Parti asla bu şekilde olmayacak; bunun için ne gerekiyorsa yapmayı sürdüreceğiz. Hak ve halk hesabını görmeden, kendimizi hesaba çekeceğiz. Nefsimizi sorgulamak ve 'nerede yanlış yaptık?' sorusunu kendimize sormaktan asla çekinmeyeceğiz. Hatalarımızı, günahlarımızı başkalarında değil, kendi içimizde arayarak, hak ve hakikat doğrultusunda ilerleyeceğiz.
Kesin bir şekilde ifade ediyorum; AK Parti'nin temsil ettiği dava, bir medeniyet davasıdır. Bu dava, büyük ve güçlü bir Türkiye inşa etme davasıdır. Mazlumlara umut olma, zulme son verme mücadelesidir. Adalet, özgürlük ve onurlu bir yaşam davasıdır. Bu kutsal davayı bir başka şekilde istismar etmeyecek, bozuk para gibi harcamayacağız. Gerekirse bedel ödemekten çekinmeden, milletimizi ayakta tutan kadim değerlere sıkı sıkıya sahip çıkacağız. Ülkemizle ilgili hayallerimizden ve hedeflerimizden asla taviz vermeyeceğiz. Kibir, riyakarlık ve zehirli dili kapımızın önünden dahi geçirmeyeceğiz. İnsanımızın inançları ve değerleriyle tüm kesimleri, samimi ve çözüm odaklı bir yaklaşımla kucaklayacağız. AK Parti teşkilatlarının kapıları, tıpkı bir tekke gibi, herkese açık olmalıdır. Terörist, hain, hırsız ve arsızlarla asla işimiz olmaz; zira onların yolu AK Parti ile asla kesişmeyecektir.
Kongreler, kişisel hesapların değil, Türkiye sevgisinin ve Türk milletine hizmet etme yarışının yaşandığı platformlardır. Kongrelerimiz, dostluğun devam ettiği ve eski-yeni ayrımının yapılmadığı kucaklaşma fırsatlarıdır. Bu toplantıları, kanuni bir yükümlülüğü yerine getirmenin ötesinde, partimizi güçlendirmek için bir fırsat olarak görüyoruz. Kadrolarımızı yeni isimlerle takviye ediyoruz. Bugüne kadar kimseden vefasızlık yapmadık ya da statükocu bir tavır sergilemedik. Emektarlarımızın birikimini, gençlerimizin enerjisiyle birleştirerek tam 23 yıldır Türk siyasetinde iz bıraktık.
Politikalarımızı güncelleyip yönetim şeklimizi geliştirerek, önümüzdeki seçimlerde yeniden yüzde 50 hedefini aşacağımıza eminim. Son seçimlerden çıkardığımız dersler ışığında gerekli düzenlemeleri her aşamada gerçekleştiriyoruz ve gerçekleştirmeye devam edeceğiz. Yeter ki toparlanıp kendimize gelelim, yüreğimizi ve kollarımızı milletimize açalım. Geri kalanının kendiliğinden geleceğini göreceksiniz.
Son iki haftadaki Suriye gelişmeleri, AK Parti ve Cumhur İttifakı'nın Türkiye için ne anlama geldiğini anlamak açısından oldukça açıklayıcıdır. Son 22 yılda muhalefetin tutum sergilediği neredeyse tek bir uluslararası sorun bulunmamaktadır. Suriye krizi, muhalefetin bütün zaaflarının gün yüzüne çıkmasına neden olmuştur. Suriye meselesi, Türkiye'de kimin nerede durduğunu gösteren bir referans noktası olmuştur.
Sosyal Güvenlik Kurumu'na (SGK) borcunu ödemeyen ve dahası yeni borçlar edinen, bununla da yetinmeyip rahatsızlık duymayan belediyeleri, gerekli müdahaleyi yaparak uyandırmaya devam edeceğiz. Ne diyelim, Allah onlara feraset ve basiret versin. Cumhuriyet Halk Partisi'nin (CHP) bırakın Türkiye'yi yönetmeyi, basit bir simit tezgahını bile idare edebilecek kapasitede olmadığını daha net göreceğiz. Allah muhafaza, Türkiye'nin CHP yönetiminde böylesine zorlu süreçlerden geçtiği düşünüldüğünde, neler olabileceğini bir düşünün.