Galatasaray Meydanı'nda Adalet Arayışı Sürüyor

Galatasaray Meydanı, bir kez daha tanıdık bir sessizlikle karşı karşıyaydı. Ancak bu sessizlik, adalet arayışının yankılarıyla dolup taşıyordu. Cumartesi Anneleri, gözaltında kaybedilen sevdiklerinin akıbetini sorgulamak amacıyla 1028'inci kez toplandı. Bu hafta, gündemlerindeki konu, 31 yıl önce Siverek'te gözaltına alındıktan sonra bir daha kendisinden haber alınamayan Hüseyin Taşkaya oldu.

6 Aralık 1993 tarihinde Hüseyin Taşkaya, Siverek'te müteahhitlik yapan, 42 yaşında ve dört çocuk babası bir bireydi. O gün, amcasının Bağlar Mahallesi'ndeki evine gelen 30 araçlık konvoy, Taşkaya'nın yaşamını sonsuza dek değiştirdi. Konvoyda askerler, polisler ve Bucak aşiretine bağlı korucular yer alıyordu. Hüseyin Taşkaya gözaltına alındı, fakat ondan bir daha herhangi bir haber alınamadı.

Taşkaya ailesi, kendisine ulaşabilmek amacıyla jandarmadan emniyete, savcılıktan valiliğe kadar her kapıyı çaldı. Ancak her kapı aynı yanıtı verdi: “Bizde yok.” Askerler, Taşkaya’yı polise teslim ettiklerini belirtirken, polis, “Sedat Bucak’a sorun” diyerek sorumluluğu üzerlerinden attı. O dönemin DYP milletvekili ve aşiret reisi Sedat Bucak ise, “Bizim ekip almış ama devlete teslim etmiş; sonrası bizi ilgilendirmez,” şeklinde konuştu.

HUKUKUN SESİZLİĞİ

Tüm bu çabalara rağmen, Siverek Cumhuriyet Başsavcılığı, olayla ilgili etkili bir soruşturma yürütmedi. Tanıkların ifadelerine rağmen, Taşkaya’nın gözaltına alındığı “soyut bir iddia” olarak kabul edildi. Dosya, takipsizlik kararı ile kapatıldı.

Hüseyin Taşkaya’nın gözaltında olduğu hiçbir kayıtta yer bulamadı. Nerede olduğu ve başına ne geldiği hâlâ belirsizliğini koruyor. Bu belirsizlik, sadece bir bireyin değil, bir ailenin ve toplumun vicdanına ağır bir yük bindiriyor.

'ADALET İSTEMEKTEN VAZGEÇMEYECEĞİZ'

Galatasaray Meydanı’nda, polis barikatlarının önünde yapılan basın açıklamasında, Taşkaya ailesi adına söz alan Ayşe Taşkaya, adalet talebini yineleyerek şu ifadeleri kullandı:

“Kaç yıl geçerse geçsin, Hüseyin Taşkaya için adalet istemekten ve devletin evrensel hukuk normları çerçevesinde hareket etmesi gerektiğini hatırlatmaktan vazgeçmeyeceğiz. Onu kaybedenlere, suçlarını örtbas etme fırsatı sunuldu. Ancak biz, gerçeği gün yüzüne çıkarana dek mücadelemizi sürdüreceğiz.”