Beşiktaş Başkanı Hüseyin Yücel, tv100'de Ersin Düzen'in sunumunu üstlendiği Futbolun 100’ü programında soruları yanıtlıyor.
Hüseyin Yücel’in açıklamaları şu şekilde:
"Başkanlık hayalim yoktu. Eğer olsaydı last seçimde aday olurdum. Son seçimde bildiğiniz üzere Hasan Arat ve Serdal Adalı yarıştı. Bu iki isim, seçimden önce benimle iletişime geçti. Kendilerine oldukça meşgul olduğumu ve yanlarında olamayacağımı belirttim. Ancak her anlamda yardımcı olabileceğimi de kendilerine ifade ettim. Daha sonra Hasan Arat'ın katıldığı programda yaptığı açıklamalardan sonra kendime şu soruyu sordum: 'Ben nasıl Beşiktaşlıyım?' Ardından kalkıp Hasan Arat ile görüştüm ve seçime iki gün kala yönetimde yer aldım."
"HASAN ARAT'A KIRGINLIĞIM VAR"
"Beşiktaş'a hizmet etmekten elbette pişmanlık duymuyorum, ancak hayal kırıklığı ve kırgınlık yaşıyorum. Böyle bir durumu hayal etmemiştim. Hasan Arat'a da kırgınlığım söz konusu. İstifa süreci oldukça ani gelişti. Her gün iletişim halindeydik. Bu süreçte farklı görüşmeler yaptık. Ancak bu senaryoyu beklemiyorduk. Hasan Arat'a, 'İstifa etmeyi düşünmeyin' dedim. Ertesi gün telefonla bilgi aldım ve başkan istifa etti."
"HASAN ARAT HEPİMİZE SÖYLEDİ"
"Yönetim kurulumuzun bir WhatsApp grubu var. Hasan Arat orada hepimizi arayarak, 'Kişisel nedenlerden ve sağlık sebeplerinden ötürü devam etmeme kararı aldım. Hakkınızı helal edin' dedi ve bir dakika sonra bu açıklama resmi siteden duyuruldu."
"KALKIŞMA KELİMESİNİ KULLANDIĞI GÜN YÖNETİM KURULU TOPLANTISI VARDI"
İkinci başkan olarak görevdeyim. Bu soruyu özellikle başkana yöneltmek isterim. Kalkışma kelimesini kullandığı gün, yönetim kurulu toplantımız vardı. Toplantıda, 'Futbolun başına Hüseyin Yücel geçecek, yardımcıları da Onur Göçmez ve Mete Vardar olacak' dedi. Samet Hoca ve Friedel arasında bir gerginlik söz konusuydu. Futbolda bir kopukluk yaşanıyordu. Böyle bir çözüm ürettik. Akabinde başkanın ve Onur Bey'in açıklamaları farklı yönlere gitti. Kalkışma ifadesinin Samet Hoca için kullanıldığını düşünüyorum. Bu durum, bizim açımızdan darbe yapmak gibi bir algıya dönüştü. Başkan, çarşamba günkü toplantıda, 'Ben mayıs ayında aday olmayı düşünmüyorum. Sağlığım elverdiğince devam edeceğim. Eğer bir şekilde istifa edersem, sizi bilgilendireceğim. Hüseyin Yücel'i terk etmeyin' dedi. Başkanın bu talebi dikkate alınırken, kalkışma ifadesini benim için kullanmak mantıklı değil. Ancak kamuoyunda bu şekilde algılanmadı. Bu tamamen yanlış. Eğer bir darbe olursa seçime gider miyim?"
"DARBE SÖYLEMLERİ BENİ ÇOK RAHATSIZ ETTİ"
"Hasan Arat'ın istifası sonrası aslında bizim de istifa etmemiz gerekiyordu. Ancak bu durumda kulüp Denetim Kurulu'na kalacaktı. Ödenmemiş maaşlar ve maddi sıkıntılar mevcuttu. Bu nedenle kayyuma kadar gidebilirdi. Arkadaşlarımızla bir araya gelip, 'Beşiktaş'ı sahipsiz bırakmayalım' diye düşündük. İkinci aşamada ben kendi köşeme çekildim. Bu etik değildi. Kamuoyunda bu konu da tartışılıyordu. Seçilmiş yönetim olarak geldik ama seçilmiş başkan olarak orada olamayacaktım. Eleştirilerle yüzleşmek zorunda kalacaktık. Yönetimi topladım ve kararımı desteklemelerini istedim. Olağanüstü seçime gitmek istediğimi belirttim. Atanmış başkan, tüzük başkanı gibi eleştirilerle muhatap olmak istemedim. Darbe söylemleri de beni oldukça rahatsız etti."
"SAVAŞMAYA DEVAM EDECEĞİM"
"Öncelikle Beşiktaş başkanlık makamı, Türkiye'deki en yüce makamdır. Olağanüstü seçime gidip, 'hodrimeydan, buradayım' diyerek seçim propagandası yapıyorum. Beşiktaş, kritik bir seçim sürecine giriyor. Beşiktaş üyeleri, önümüzdeki 3,5 yıl için gelecek vizyonunu seçecekler. Bu seçim belirleyici olacak. Sonuna kadar, seçime kadar savaşmaya devam edeceğim."
"HER ALANDA DEĞİŞİKLİK YAPMAK İSTEDİM"
"Vizyon noktasında değil, icraat açısından bir fark yaratmak istedim. Göreve başladıktan hemen sonra klubun içinde değişiklikler yapılması gerektiğini ifade ettim ama Hasan Arat, 'Biraz bekleyelim' dedi. Brad Friedel ve Samet Aybaba ikilisinden birinden vazgeçmemiz gerekiyordu ama bu gerçekleşmedi. Sadece futbolda değil, bütün alanlarda değişiklik yapmak istedim ama Hasan Arat bu durumu kabul etmedi."
"CEBİMDEN KARŞILADIM"
"Ekonomik durumun bu kadar kötü olduğunu ne ben ne de Hasan Arat önceden farkındaydık. Geçtiğimiz Ocak ayından bu yana sürekli açık vermekteydik. Hiçbir banka bize kredi vermiyordu. Takımın ihtiyaç duyduğu finansmanı kendi cebimden temin ettim."
"CİDDİ KAYNAK AKTARIMLARIM OLDU"
"Geldiğim günden beri takım için tüm kaynak aktarımlarını tek başıma ben karşıladım. UEFA kriterleri çerçevesinde borçsuzluk yazısı almak için ciddi kaynak aktarımında bulundum."
"KAAN ŞAKUL'LA BENDEN İSTİYORDU"
"Finansman açığını daha çok başkan, Kaan Şakul vasıtasıyla benden talep ediyordu. Kaan Şakul bey beni arıyor ve mesaj atıyordu. Başkan, 'Bu kadar para lazım, ödemezsek UEFA'dan borçsuzluk kağıdı alamıyoruz' gibi söylemlerle sürekli destek olmamı istemiştir. Ben de başkan olarak sorumluluk hissettim ve destek verdim."
"3 TRANSFERİ BEN YAPTIM"
"Ciro Immobile, Rafa Silva ve Gabriel Paulista'nın transferlerinin tüm süreçlerini, ülkelerinden gitmelerini sağlamak dâhil ben karşıladım. Bu üç transfer dışında yapılan diğer transferlerden haberdar olmama rağmen hiçbirine dahil olmadım."
"70 MİLYON DOLAR CEBİMİZDEN ÇIKTI"
"Sayın Serdal Adalı, '100 milyon dolar borç artı' diyor, bu doğru. 50 milyon doları faizlerden geliyor. Bu faizi ödedik. 20 milyon doları vergi borcundan geliyor, vergileri de ödedik. Toplamda 70 milyon dolar cebimizden çıktı. Para var mı? Yok. 30 milyon dolar da transfer bonservisleri için. Ancak, 30 milyon doları dört yıla yayarak ödeyeceğiz. İçinde bulunduğumuz yıl için bu rakam 7.5 milyon dolara tekabül ediyor. Yani 100 milyon dolar denilen aslında 7.5 milyon dolardır. Geri kalan miktar faiz ve vergi borcundan oluşmaktadır."
"PLANLARIM VAR"
"A planım, 50 milyon euroyu cebimden ödemek istemem. Bu durum benim C planımdır. A planımızda gayrimenkul projelerimiz var. Bu projelerin nakite dönmesi için belirlediğimiz bir plan mevcut. Aplikasyonumuz sayesinde gelecek gelir ile bu planı uygulayacağız. B planını açıklamam mümkün değil, çünkü Halka Arz olduğumuz için bunu yapamam. En zor şartlarda C planını devreye koyup tüm parayı kendim ödeyerek Mayıs ayında bu gemiyi limana sağ salim yanaştıracağım."
"ADAYIM"
"Mayıs ayında kesinlikle adayım. Serdal Bey de bu durumu belirtti; bu seçimi 3,5 yıllık bir süreç olarak değerlendiriyoruz. Bu seçimi kazanan, Mayıs'taki seçimi yüzde 90 oranında alır."
"BEN KAZANACAĞIM"
"Serdal Adalı'yı önde görüyorum gibi bir ifade kullandım; ancak bu durum onun kazanacağı anlamına gelmiyor. Kazanacağıma dair hiçbir şüphem yok."
"SEÇİLDİĞİM GÜN PARAYI KASAYA KOYARIM"
"Ben seçildiğim gün 50 milyon Euro senedini Beşiktaş’ın kasasına koyarım. Serdal Adalı'nın da bunu yapmasını talep ediyorum."